Efrîn Bölgesi Demokratik Özerk Yönetimi sivil kurum ve komite üyeleri ile siyasi partiler, Efrîn Bölgesi Demokratik Özerk Yönetimi’nin ilan edilmesinin 9’uncu yıldönümü vesilesiyle Şehba’nın Ehdas İlçesi’ndeki Serdem Kampı meydanında bir araya geldi.
Efrîn Bölgesi Meclisi üyelerinden Bêrîvan Xelîl ve Fayîq Ehmed, Kürtçe ve Arapça yapılan açıklamayı okudu.
‘EFRİN ULUSLARARASI KOMPLO SONUCU İŞGAL EDİLDİ’
Efrîn Kantonu’nda işgal öncesi demokratik modele dikkat çeken meclis, “Biz Kuzey ve Doğu Suriye halkı olarak üçüncü çizgiyi, demokratik ulus çizgisini, halkların kardeşliğini ve halkların özgürlük çizgisini seçtik. Ortak kültürel, toplumsal ve tarihi mirasın temelinden güç ve çıkar mücadelesinden uzak, bölge halkı olarak 29 Ocak 2014 tarihinde Efrîn Bölgesi'nin Demokratik Özerk Yönetim’ini ilan ettik. Özerk Yönetim’in kurulması tarihi bir olaydır. Şehitlerin verdiği mücadele ve fedakarlıklar sonucu komünler yerleşmiş, her alanda altyapı geliştirilmiş ve kurumlar inşa edilmiştir. Bunun sonucunda güvenlik, huzur ve istikrar sağlanmıştır. Bununla birlikte Efrîn, rejimler arasındaki savaş ve çeteler nedeniyle yerinden edilenler, güvenlik ve barış arayanlar için bir merkez haline geldi” dedi.
Efrîn’in işgal edilmesinde uluslararası komplonun rolüne işaret edilen açıklamada, “Efrîn’deki durum işgalci Türk devleti ve çetelerini rahatsız ettiği açıktır. Bu nedenle Türk devleti terör gruplarını Efrîn'i işgal için göndermiştir. Çete grupları, işgalci Türk ordusunun doğrudan desteği ve garantör devletlerin onayıyla tüm gelişmiş silah ve savaş uçaklarıyla dünyanın gözü önünde Efrîn'e saldırdı” bilgisine yer verildi.
‘EFRÎNLİ YURTTAŞLAR 58 GÜNDE KAHRAMANLIK DESTANI YAZDI’
Açıklamanın devamında Efrînlilerin direnişine değinilerek, “Efrînliler 58 gün içinde hür türlü gelişmiş ve yasaklı silahlara karşı çelik bir iradeyle direndi. Yurttaşlar, tüm dünyanın gördüğü Çağın Direnişi’nde Barîn, Avesta ve Îlan eylemleri gibi kahramanlık destanları yazdı” denildi.
İşgalci Türk devletinin Efrîn’deki suçlarına dikkat çeken meclis, “Efrîn'in işgali ve asıl sakinlerinin yerlerinden edilmesinin ardından işgalci Türk devleti, insana ve doğaya karşı en alçak ihlalleri yapıyor, toplu kamplar kuruyor. Bölgenin demografisini değiştirmek için gerçek sakinlerin yerine yabancıları yerleştiriyor” dedi.
‘ŞAM-ANKARA YAKINLAŞMASI SURİYE KRİZİNE ÇÖZÜM GETİRMEYECEK’
Suriye halkı üzerinde yapılan pazarlıklara dikkat çekilen açıklamada, “Suriye ile Türk devletinin yakınlaşması Suriye krizine herhangi bir çözüm getirmeyecektir. Astana ve Soçi gibi önceki toplantı ve kongreler gibi olacaktır. Çünkü asıl muhataplar kararlara dahil edilmiyor. Demokratik, adem-i merkeziyetçi, çoğulcu bir Suriye'nin inşası için iç diyaloglardan, siyasi ve demokratik çözümlerden başka bir çözüm yok” bilgisine yer verildi.
Açıklamanın sonunda şunlara yer verildi: “
Göçe rağmen halk, Çağın Direnişi'nin ikinci aşamasına başlamış olup, Efrîn ve Şehba bölgeleri ile Suriye'nin işgal altındaki tüm bölgeleri kurtarılıncaya kadar direniş ve mücadelede ısrarlıdır.”