‘Provokasyonlar Türk devleti ve Şam hükümetinin işbirliğini ortaya çıkarıyor’

Son günlerde, işgalci Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik tehditleri ve Şam hükümetinin özerk bölgelerde çıkardığı gerilimleri ortak işbirliği olarak nitelendiren Bedran Çiya Kurd, “Bu bölgelere yönelik saldırılarını dört koldan geliştirmek istiyorlar” dedi.

Şam hükümetinin zihniyeti nedeniyle onlarla görüşmelerinin olmadığını bunun yerine Rusya ile görüştüklerini belirten Bedran Çiya Kurd, “Rusya sorumluluklarını yerine getirmeli ve provokasyonlara son vermeli. Provokasyonlarla bölgede bir iç savaş çıkarmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.

Suriye anayasası çerçevesinde bir siyasi anlaşmanın bu provokasyon ve gerginliklere son vereceğine fakat, gerginliklerin devam etmesi durumunda çete gruplarının bundan faydalanacağını söyleyen Bedran Çiya Kurd, “Şam hükümeti bu provokasyonlara devam ederse Rusya’nın yardımıyla aldığı bölgeleri kaybedecek” dedi.

Şam hükümetinin,  Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Bölge’sinde çıkardığı gerginliklere ilişkin, Özerk Yönetim Eş Başkan Yardımcısı Bedran Çiya Kurd, ANHA’nın sorularını yanıtladı.

Bir süredir İç Güvenlik Güçleri ile Şam hükümetine bağlı güçler arasında gerilim yaşanıyor. Bu gerilimlerin nedeni nedir?

‘ŞAM HÜKÜMETİ PROVAKASYON PEŞİNDE’

Şam hükümeti, Özerk Yönetim bölgelerinde vatandaşlara karşı kötü politika ve tutum sergiliyor. Bir süredir vatandaşlara baskı uyguluyor. Şam hükümetine bağlı zindanlarda onlarca sivil tutukludur. Şehba ve Şêxmeqsûd bir süredir Şam hükümetinin kuşatması altında. Şam hükümeti göçmenlere insani yardımların ulaşmasına izin vermiyor. Gün geçtikçe ağır vergiler koyuyor ve bunu ticaret haline getirerek faydalanmaya çalışıyor. Bu çok ciddi bir problemdir. Bölgede birçok farklı çalışmalar yapıp fitne ve provokasyon çıkarmayı amaçlıyor. Bir süredir Özerk Yönetim’e yönelik planlar yürütüyor, bölge halkını birbirine düşürerek bölgeyi istikrarsızlaştırmaya çalışıyor. Bu yöntemlerle özerk yönetimi başarısızlığa uğratmaya çalışıyor. Şam hükümeti, Özerk Yönetim’in varlığını ve kurumlarını hiçbir zaman kabul etmedi. Bu zamana kadar karşıt söylemlerle Özerk Yönetimi parçalamaya çalıştı, QSD’yi terörist güç olarak adlandırdı. Bu gerilimin çıkış nedeni ise Şam hükümetinin birçok yerde sivilleri tutuklamasıdır. Aynı zamanda İç Güvenlik Güçleri de karşı taraftan birkaç kişiyi tutukladı. Bu yöntemle gerilim patlak verdi. Son olarak Hesekê’de insanları zorla toplayıp güvenlik noktalarına götürdüler. Amaç, provokasyonlarla bölgeyi derin bir krize sürüklemektir.

Mevcut bilgilere göre Şam hükümeti bölgedeki güçlerini arttırdı.  Özellikle İran’a bağlı Fatimiyun Taburu’nun sayısını arttırdı.  Ne yapmak istiyorlar?

Eskiden beri dörtyol ve hava alanında askeri güçleri vardı. Bazı güçlerinin yerini değiştirmiş olabilirler. Ayrıca zaten Rusya, İran ve Hizbullah gibi müttefikleri bölgede var. Şam hükümeti bu kötü yöntemlerle provokasyonlar çıkarıyor.  Şam hükümetinin, Arap aşiretlerini örgütlediğine dair bilgiler var. Özerk Yönetim ve QDS’ye karşı kullanmak için uyuyan hücre oluşturuyor. Suriye istihbaratına bağlı kişiler bölgede çok sayıda kaçırma ve suikast gerçekleştirdi. Amaç Kürtler ve Araplar arasında provokasyon çıkartarak bölge içinde bir iç savaş çıkarmaktı.  Bu amaçlarını yerine getirmek için aktif bir biçimde çalışıyorlar.  Şam hükümet yetkilileri çok net açıklamalarla, “Ayağa kalkın, QSD ve Özerk Yönetimle savaşın, direnin. Biz buradayız" dedi. Bu yöntem söylemleri yeni kurtarılan bölgelerde her gün katliamların yaşanmasına neden oluyor. Elimizde bombalama olaylarında parmağı olan birçok çete üyesi var.  Bunlar Suriye istihbaratıyla bağlantılı olduklarını ve yaptıkları suçları itiraf etti.

Bu kriz, Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’yi tehdit ettiği dönemlerde ortaya çıkıyor. Bu iki konu arasında bir bağlantı var mı? Şam hükümetinin amacı nedir?

‘ÖZERK YÖNETİM KAZANIMLARINI KORUYACAKTIR’

Şam hükümeti ve işgalci Türk devleti birbirileriyle bağlantılı ve ortaktır. Bir taraftan Türk devleti tehdit ediyor diğer taraftan da Şam hükümeti bu eylemleri yürütüyor. Bölgeye yönelik saldırıları dört koldan geliştirmek istiyorlar. Erdoğan, Kürt halkının Şengal’de ve Özek Yönetim bölgelerinde elde ettiği kazanımlarına karşı Bağdat ve İran’la işbirliği yapmak istiyor.

Şam hükümeti tarafından geniş çaplı saldırı ihtimali var mı?

Şam hükümeti ile destekçileri Özerk Yönetimle silahlı mücadeleye cesaret etmeyebilirler. Fakat Şam hükümeti ve müttefikleri, istihbarat örgütleriyle karışıklık çıkararak Özerk Yönetimi bitirmek istiyorlar. Bundan dolayı Özerk Yönetim hiçbir zaman bu tür provokasyonların amacına ulaşmasına izin vermeyecektir. Kullanacağı birçok yöntem vardır. Özerk Yönetim de Şam hükümetine karşı askeri yöntemler kullanmak istemiyor. Fakat bir saldırı olursa ve bölge güvenliğini yok etmek isterlerse, kuşkusuz Özerk Yönetim de kazanımlarını koruyacaktır.

HAKAN FİDAN’IN ŞAM ZİYARETİNDEN SONRA GERÇEKLEŞTİ

Şam hükümetinin bölgelerimize yönelik eylemleri daha önce de vardı. Fakat son süreçte arttı. Şam hükümeti şöyle düşünüyor: ‘Diğer bölgeleri kontrolümüz altına aldık, sadece Özerk Yönetim bölgeleri kaldı. Oralarda da karışıklıklar, sorunlar çıkararak Özerk Yönetime baskı kuracağız. Böylelikle oraları da hakimiyet altına alırız.’

Bir süredir Şam hükümeti ile işgalci Türk devleti arasında görüşmeler yapılıyor. Iki taraf arasında birçok tartışma yapıldı. Onlardan biri de Özerk Yönetime karşı ortak planlar çerçevesinde Bir yandan işgalci Türk devleti Eyn Îsa, Şehba, Til Rifet’e yönelik işgal saldırılarını devam ettiriyor, diğer yandan Şam hükümeti Halep, Şehba Şêx Meqsûd üzerinde baskı ve ablukayı sürdürüyor. Kendi yerlerinde Özerk Yönetime karşı saldırılar düzenliyor.

Bu saldırılar işgalci Türk devleti ile Şam hükümetinin birbirini tamamlayan ortak siyasetinin sonucudur. Faşist Türk devleti inkar ve imha siyasetiyle Özerk Yönetime yönelerek desteklediği çeteler yoluyla Özerk Yönetim projesini bitirmeyi amaçlıyor

Bölgede yaşanan karışıklıklara ilişkin Rusya ya da Şam hükümetiyle görüşüyor musunuz?

‘ŞAM HÜKÜMETİ İRADE SAHİBİ DEĞİL’

Şam hükümetiyle herhangi bir görüşmemiz yoktur. Çünkü bu konuda karar ve irade sahibi değiller. Rusya’yla görüşüyoruz. Rusya, az da olsa tansiyonun düşmesi için arabuluculuk yapıyor. Sorunların çözümü için birçok kez Rusya’nın girişimleri oldu. Her iki taraftan da az sayıda tutuklu serbest bırakıldı. Fakat Şam hükümeti ertesi gün yine aynı uygulamalara başladı. Mevcut durumda doğrudan Rusya’yı muhattap alıyoruz. Rusya’dan rolünü oynamasını ve Şam hükümetine bağlı istihbarat elemanlarının çıkardığı karışıklığa son vermesini istiyoruz.

Özerk Yönetim, Şam hükümetini Kuzey ve Doğu Suriye’den çıkması konusunda uyardı mı?

Böyle bir düşüncemiz ve kararımız yoktur. Çıkma ya da kalma kararını Şam hükümeti verir. Kalsa de çıksa da Özerk Yönetim Suriye’nin bütünlüğü ilkesiyle mücadelesini sürdürecektir.  Bunun için ne gerekiyorsa da yapacaktır. Kalıcı bir çözüm için bütün taraflara karşı mücadele edecektir.  

Eğer bu karışıklık, kriz devam ederse bölgenin durumu nasıl bir hal alır?

‘ŞAM HÜKÜMETİ ALDIĞI YERLERİ DE KAYBEDER’

Özerk Yönetim ile Şam hükümeti arasındaki sorun önemlidir. Demokratik anayasa çerçevesinde bir çözüm gelişinceye kadar kriz sürecektir. Bunun için de Suriye için kalıcı çözümde ısrarcıyız. Sorunların büyümesi ve derinleşmesinden Şam hükümeti sorumludur. En kısa zamanda ırkçı zihniyetini terk etmelidir. Eğer böyle devam ederse mevcut krizden çete grupları faydalanacaktır. Suriye eski haline dönecek, Rusya’nın desteğiyle aldığı yerleri de kaybedecektir.

Bölgedeki karışıklığı Şam hükümetinin provokasyonu olarak değerlendirdiniz. Konuyla ilgili Kuzey ve Doğu Suriye halkına çağrınız nedir?

Bölge halkına özellikle Arap halkından isteğimiz Şam hükümetinin provokasyonlarına kanmamalarıdır. Şam hükümeti halkların birlikteliği üzerine kurulan ilişkilerimizi bozmak istiyor. Herkes bölge halkları arasındaki barışı korumalı, Kimse Şam hükümetinin oyunlarına, çıkarlarına alet olmamalıdır. Kazanımları korumak esastır. Şam hükümeti bu durumun son bulması için Şehba, Şêx Meqsûd, Şam, Hesekê, Halep ve Qamişlo’daki tutukluları serbest bırakmalıdır. Mevcut ambargoyu kaldırarak insani yardımların ulaşmasını sağlamalıdır. Bölge istikrarını amaçlayan provokasyonlardan vazgeçmelidir.

Biz kriz taraftarı değil kalıcı siyasi çözümden yanayız. 

ANHA


Diğer Haberler