Şam-Ankara anlaşması söylentilerinin ardından İdlib’de yükselen tansiyon

"Silahtan arındırılmış bölgelerde" özellikle İdlib'de Rusya ve Şam hükümetine bağlı güçler gerilimi artırıyor. Aynı zamanda Şam ile Ankara'nın barışmasına ilişkin açıklamalar da var. Öte yandan Rusya-Ukrayna savaşına karşı Türk devletinin pozisyonu net değil.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin (SOHR) 27 Eylül'de paylaştığı bilgilere göre, Rus savaş uçakları, Suriye sınırındaki Bab El Hewa bölgesini, Sermenda bölgesini ve İdlib'in kuzeyinde Hatay sınırını en az 3 kez bombaladı. Bu alanlar "Ceyş El İza" çeteleri tarafından işgal edilmiştir. Aynı zamanda bölgede keşif uçakları hareket etti.

30 Eylül'de bir Rus savaş uçağı, çetelerle birlikte İdlib'in güneyindeki savaş cephelerine yakın Riweha köyü çevresine bombalar attı. Aynı zamanda Şam hükümetine bağlı güçler, aynı yeri karadan bombaladı ve keşif uçakları bölgeyi taradı.

Aynı gün Rus savaş uçakları İdlib kırsalını bombaladı. İdlib kırsalında M4 Halep-Lazkiye yolu üzerinde Eriha kentinin doğusundaki Misibin köyü çevresini 8 kez hedef aldı.

Öte yandan Şam hükümetine bağlı güçler, Hama'nın kuzeybatı kırsalındaki Sehil El Xab'a bağlı Enkawi, Qiledin Zeqûm, Deqmaq ve Himêdiyê köylerine 100'den fazla top mermisi ve roket attı.

2 Ekim'de Şam hükümetine bağlı güçler ile işgalci Türk devletinin çeteleri arasında İdlib ve Lazkiye kırsalında çatışma çıktı.

Ayrıca Şam hükümetine bağlı güçler, İdlib'in güneyindeki Cebel El Zawiye'ye bağlı Fitêra, Filêfil ve Sifûhin köylerini ağır havan toplarıyla bombalarken, "Fetil El Mubin" çeteleri, Cebel El Zawiye'deki Melace köylerini bombaladı.

GÜÇLÜ MESAJLAR

Rusya defalarca işgalci Türk devletini, başta uluslararası yolların açılması olmak üzere İdlib'deki duruma ilişkin anlaşmanın uygulanmasını geciktirmekle suçladı.

https://www.hawarnews.com/tr/uploads/files/2022/10/03/190500_-.png

Siyaset araştırmacısı ve yorumcu Ebdulmesih El Şami, bu saldırıların Rusya'nın Türk işgaline yönelik mesajları olduğunu belirterek, "Rusya'nın Türkiye tarafından yönetilen silahlı grupların kontrolü altındaki yerlere saldırıları Türk devletine mesajdır. Silahlı grupların silahsızlandırılması ve bu grupların ortadan kaldırılması konusunda Türkiye ile Rusya arasında birden fazla anlaşma vardı, ama Türkiye buna uymadı” dedi.

Türkiye'nin anlaşmaları geciktirdiğini ve şantaj yaptığını dile getiren El Şami, "Bu yüzden Rusya Türkiye'ye baskı yapmaya çalışıyor ve anlaşmalara uymazsa bu grupları tamamen ortadan kaldıracağı mesajını veriyor. Türkiye'nin tek ve en önemli kartı olan çete gruplarına yönelik saldırılar, Rusya’nın kazanç elde etmek için kurduğu baskı sonucudur” ifadelerini kullandı.

ŞAM HÜKÜMETİ İLE TÜRK İŞGALİNİN ANLAŞMASI NE DÜZEYE ULAŞTI?

Bu gerilim, Şam hükümeti ile Türk işgali arasında uzlaşmanın konuşulduğu bir dönemde yaşandı. İki gün önce, Türk devletinin cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkesinin Şam hükümetiyle ilişkilerinin istihbarat bağlamında kaldığını ve bu ilişkilerin sonuçlarına göre Türkiye'nin Şam ile ilişkilerinin haritasını belirleyeceğini duyurdu.

Türk ve Batılı raporlara göre, işgalci Türk devletinin istihbarat şefi Hakan Fidan, Şam hükümetinin Milli Güvenlik Dairesi başkanı Ali Memluk ile Şam'da bir araya geldi. Bu toplantılar, Moskova ve Tahran'da aralarında birkaç hafta süren görüşmelerden sonra gerçekleşti.

Türk hükümeti medyasında, "Toplantıda her iki tarafın şartlarının görüşüldüğü ve Türkiye'deki Suriyelilerin ülkelerine barışçıl dönüşler için bir plan oluşturma girişiminin her iki tarafın da görüşmesine konu olduğu" belirtildi.

İşgalci Türkiye’nin cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, geçen hafta Şam ile siyasi ve diplomatik ilişki kurma planının olmadığını açıklamış ve iki devletin istihbarat teşkilatlarının iletişim halinde olduğunu söylemişti.

Kalın, Türkiye'nin Şam rejimine yönelik tutumunun, Astana sürecine ve anayasa komitesinin çalışmalarının devam etmesine açıkça bağlı olduğunu da açıkladı.

Şam hükümetinin Dışişleri Bakanı Faysal El Miqdad da iki devletin dışişleri bakanları düzeyinde iletişimi olmadığını açıklayarak hükümetinin Astana hattını tek siyasi çözüm olarak gördüğünü söyledi.

Araştırmacı Ebdulmesih El Şami konuyla ilgili şunları söyledi: "Anlaşma konusunda durumun değiştiğine inanmıyorum. Türkiye bu yaklaşımı Türk cumhurbaşkanı ve dışişleri bakanı düzeyinde açıkladı. Uzun bir sürecin ardından bu açıklama yapıldı. Çünkü bu tür konular genellikle en önemlisi ve en büyüğünün uygulanmasından sonra duyurulur. Dolayısıyla bu işin zamana ve düzene ihtiyacı olduğunu bilmemiz gerekiyor. Şu ana kadar hiçbir şey kesinleşmedi, ilişkiler kopmadı ama zamana ihtiyacı var.”

Anlaşmanın gecikmesine ilişkin olarak El Şami, "Türkiye bu konudan yararlanmak için bir girişimde bulunuyor. Erdoğan bu tür adımları karşılıksız atmıyor ve birçok konu ve dosyayla şantaj yapmak istiyor. Ayrıca Erdoğan'ın, Suriye'de olsun, Rusya ile birlikte olsun bir şekilde bu görüşmeleri ve kendisini küçük düşürebilecek genel tavizi bir şekilde kullanmaya çalıştığını görüyorum. Bazı kazanımlar elde etmeye çalışıyor. Tabii ki Suriye dosyası Erdoğan ve Türkiye için çok önemli bir dosya ve ilişkilerin düzelmesinin gecikmesinin sebeplerinden biri de bu olabilir” ifadelerine yer verdi.

‘SURİYE’DEKİ VARLIĞINI GÜÇLENDİRMEYE ÇALIŞIYOR’

İşgalci Türk devleti, Rusya ile "silahtan arındırılmış bölgeler" konusunda yaptığı anlaşmaların uygulanmasını erteliyor, çünkü orada sürekli çetelerin varlığını güçlendirmeye çalışıyor.

Türkiye’nin bunu yapmadaki amacına dikkat çeken El Şami, "Türkiye, terörist grupların, Cebhet El Nusra ve binlerce diğer grubun rejimle siyasi sürece ve yönetime katılmasında ısrar ediyor. Bu yeni bir şey değil, bu gruplar zaten siyasi projelere katıldılar. Temelde bu davalar rejim ve bu gruplar arasındaydı. Bu nedenle Türkiye açıkça bu grupların siyasi çözüm projesine katılmasını istiyor ve bu grupların iktidara katılımı olmadan hiçbir uzlaşma veya siyasi çözüm kabul etmiyor” yorumunda bulundu.

UKRAYNA'DAKİ SAVAŞIN SONUÇLARI SURİYE'Yİ NASIL ETKİLEYECEK?

Son gerilimler, Rusya ile Batı arasında Ukrayna konusunda artan çatışmalarla birlikte yaşandı ve Türkiye'nin bu konudaki tutumu net değil.

Türkiye, Rusya'ya karşı çıkan NATO'nun yanında yer alırsa, pek çok kişi Suriye ile ilgili Rusya-Türkiye anlaşmalarının akıbetini sorguluyor.

Türkiye’nin NATO’daki varlığından vazgeçmeyeceğinin altını çizen El Şami, "Türkiye'nin NATO'ya dönüşü için bu konunun geride kaldığını görüyorum. Çözülmezse Türkiye NATO'dan ayrılmaz, çünkü Türkiye NATO'daki varlığından faydalanıyor. Ona güç veriyor ve Avrupa'nın kararlarına, bölgede ve dünyada savaş ve barışa müdahale eden Avrupa'ya karşı güçlü bir kart olarak kullanıyor. Bu nedenle Türkiye'nin NATO'yu sona erdirmese bile NATO'dan ayrılacağına inanmıyorum. Ukrayna'ya insansız hava aracı satışında ve Rusya'ya karşı birçok pozisyonda yaptığı gibi bu varlığı Rusya'ya baskı yapmak ve kar elde etmek için kullanabilir, ancak konu düşmanlık ve kemik kırma boyutuna ulaşmıyor. Türkiye, NATO'nun Rusya'ya savaş açmasına izin vermeyecektir. Çünkü bugün Türkiye birçok yönden Rusya'ya güveniyor, zaten yönünü doğuyu vermiş ve Rusya'nın onu desteklemesini istiyor. Çünkü merkezin ve ağırlığın büyük bir kısmı dünya ekonomisi doğuya kayıyor. Şangay Örgütü yeni ekonomik dünyanın geleceğini ve merkezini yanında taşıyor, bu yüzden bu bölgeye girmek istiyor ve Rusya'dan kendisine kapıyı açmasını istiyor, bu yüzden Rusya'ya olan bağlılığı NATO'ya olan bağlılığından daha fazla olacak” ifadelerini kullandı.

RUSYA, SURİYE'DEN VAZGEÇMİYOR

Gözlemciler, Ukrayna'da Batı ile çatışmaların derinleşmesi nedeniyle Rusya'nın Suriye meselesi pahasına gücünü ve çıkarlarını buraya aktarmak zorunda kalabileceğini belirtiyor.

El Şami son olarak şunları söyledi: "Ukrayna'daki savaş tehlikesine rağmen Suriye Rusya için merkezi bir mesele. Rusya için Suriye ana hegemonya ve koruma merkezidir. Bu nedenle Rusya, Suriye'yi asla terk etmeyecek. Birinci gündeminde kalacak ve tüm ağırlığını Suriye'ye verecek ve dengelerin değişmesine izin vermeyecek. Çünkü pratikte Suriye'nin bir metrekaresini kaybederse, Rusya için durum çok tehlikeli olacak ve çıkarlarının çoğunu, nüfuz belgelerini, ABD'yi ve uluslararası toplumu kontrol etme baskısını ve kabiliyetini kaybedecek."

(rr)

ANHA


Diğer Haberler