Suriye krizinin başlamasının 12’nci yıldönümünde hazırladığımız dosyasının bu bölümünde, Suriye’ye müdahale eden devletlerin egemenlik, çıkar ve yalan politikalarının yanı sıra Şam hükümeti ile ilişkilerin yeniden normalize edilmesine dikkat çekeceğiz.
RUSYA VE TÜRKİYE SURİYE’Yİ KENDİ ARALARINDA BÖLDÜ
Türkiye, DAİŞ’in yenilgiye uğratılması ve Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin kurulmasıyla birlikte Rusya karşıtı politikasında değişime gitti. Bu düşmanlık işgalci Türk ordusunun 24 Ekim 2015’te Rus savaş uçağının düşürmesinin ardından arttı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin o dönemde yaptığı açıklamada 4 Rusya uçağının Türkiye sınırının 4 km uzaklığında düşürüldüğünü belirterek bunu, “Terör destekçilerinin arkadan darbesi” olarak tanımladı.
İki ülke arasındaki ilişkilerin koparılmasının ardından Şam hükümeti ve Moskova, Türkiye’yi suçladı. Türk devletinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uçakların düşürülmesinden dolayı özür dileyerek üzüntülü olduğunu söyledi. Hemen ardından ise Rusya’nın aracılığıyla Suriye’deki planlarını uygulamak istedi. Rusya ise Türkiye’den faydalanarak kendisine bağlı gruplara desteği kesmek istedi. Çünkü desteği kesmek aynı zamanda Şam hükümeti güçlendirecekti.
Takvimler 2016’yi gösterdiğinde Putin, Japonya’da bir açıklama yaparak Erdoğan’la Suriye’de barış müzakerelerinde anlaştığını söyledi. Aynı zamanda Astana görüşmelerinin sürdürülmesi konusunda da anlaşmaya varıldığını belirtti.
Rusya, Türkiye ve İran 23-24 Ocak 2017’den 23 Kasım 2022’ye kadar Astana’da 19 kez görüşme gerçekleştirdi. Fakat krizle mücadele eden Suriyeliler görüşmelere dahil edilmedi. Ne var ki toplantılardan çıkan sonuç ise Rusya-Türkiye işbirliğinin sürdürülmesi ve Özerk Yönetim projesi karşıtlığı oldu.
Anlaşmalardan faydalanan Türk devleti Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî ile Idlib, Laziqiye ve Halep’in bir kısmını işgal etti, Rusya ise Şam hükümetinin geniş alanlara yayılmasının önünü açtı.
TOPLANTI VE PLATFORMLAR SURİYELİLERE BİR ŞEY SUNMADI
Suriye’deki çatışma ve krizin sona ermesi için uluslararası inisiyatifler kuruldu. Fakat bu inisiyatifler hiçbir siyasi çözüm getirmedi. Mevcut süreçte uluslararası güçlerin krize nasıl yaklaştığı aşina.
BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Otto Pedersen öncülüğünde Cenevre’de düzenlenen toplantılarda alınan kararlar da sadece kağıt üzerinde kaldı.
Cenevre’de ilk toplantı 30 Haziran 2012’de eski BM Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan’ın çağrısı üzerine Suriye’de savaşın durması için çalışma başladı. Fakat çalışmalar Suriye halkının temsil edenlerin davet edilmemesi ve tarafların antlaşmanın maddeleri hakkındaki çelişkileri nedeniyle başarıya ulaşamadı.
20 Ocak 2018’de Soçi’de düzenlenen kongreyi Batı’nın yanı sıra Suriye sahasında aktif olan siyasi hareket ve partiler boykot etti. Sadece Türk devletine bağlı çete gruplarının temsilcileri ve Şam hükümeti katıldı.
Bir buçuk yıl süren görüşmelerin ardından 23 Eylül 2019’da BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, ‘Temel Anayasa Komitesi’ni duyurarak, komitenin Soçi kongresinde Rusya, Türkiye ve İran’ın sponsorluğunda kurulacağını belirtti. Bu kararın ardından Cenevre “Anayasa Komitesi” toplantılarının düzenlendiği bir merkeze dönüştü.
Böylelikle 3 Haziran 2022’de Cenevre’de düzenlenen 8’inci toplantıdan da bir sonuç çıkmadı.
GÜNEYDE HAREKETLİLİK VE SÜVEYDA
Şam hükümeti ve Rusya her ne kadar bölgelerinin güvenli olduğunu söylese de Suriye’nin güneyindeki Süveyda vilayetinde durum farklıydı. Suriye krizinin başladığı ilk günden ve Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi projesinin ilanıyla Süveyda halkı bu projeyi kendi bölgelerinde uygulamak istedi. Halk Şam hükümeti güçlerinin rolünü ve müdahalelerini bir yere kadar sınırladı. Öte yandan vilayetteki gençleri Şam hükümetine zorunlu askerliği reddetti, yerel halk meclis ve siyasi bürolar açtı. Tüm bu gelişmeler üzerine Süveyda halkı ve Şam hükümeti arasında çatışmalar çıktı.
Temmuz 2018’e geldiğimizde DAİŞ çeteleri Süveyda’ya kapsamlı saldırı düzenledi. Çeteler kadın ve çocukların da olduğu 36 sivili kaçırdı, 250’den fazla kişiyi de katletti. Süveyda’daki siyasi güçler ve şahsiyetler, hükümeti çetelerin Şam kırsalından vilayete geçişine göz yummakla suçladı. Dahası o dönemde Şam hükümeti-DAİŞ arasında pazarlığın olduğu söylentileri de yayıldı.
Bu tarihten sonra Süveyda’da halen gösteriler düzenlenmeye devam ediyor. 3 Şubat 2022’de yaşam koşullarının kötü olmasından dolayı halk gösteriler düzenledi ve Temmuz’da bu gösteriler çatışmaya dönüştü. Rîcal El Kerama Hareketi öncülüğündeki yerel grup, Racî Felhût’a bağlı askeri istihbaratın ekindeki son üssü kontrol altına aldı. 4 Aralık’ta yaşam koşullarının daha da kötüleşmesinden dolayı bir kez daha gösteriler patlak verdi.
ŞAM HÜKÜMETİ-TÜRK DEVLETİ YAKINLAŞMASI
Türk devletinin Suriye’nin bazı bölgelerinde halen işgalci olmasında rağmen Şam-Ankara arasındaki görüşmeler yıllar sonra yeniden başladı. Tarafların yeniden uzlaşması görüşmeleri 19 Temmuz 2022’de Tahran’da Astana temsilcileri arasında yapılan görüşmelerin ardından başladı.
6 Ağustos 2022’de Erdoğan ve Putin Rusya’da bir araya geldi. Görüşmenin ardından açıklama yapan Erdoğan, Putin’in Suriye krizinin çözülmesi için Şam hükümeti ile işbirliği yapmasını teklif ettiğini kaydetti. Ardından Türkiye, Suriye ve Rusya savunma bakanları Moskova’da görüştü.
ŞAM’LA İLİŞKİLERİN NORMALİZE EDİLMESİ İŞARETLERİ
Suriye krizinin son yıllarında birçok değişimin belirtileri görüldü. Rusya, Arap devletlerinin Şam hükümetinden uzaklaşmasını sonlandırma kapsamında Körfez ülkeleri ve Ürdün’e ağırlık verdi. Bu girişimler sonucunda Ürdün ve BAE yıllar sonra Şam’la temas kurdu. Beşar Esad 18 Mart 2022’de BAE’yi ziyaret etti. Bu ziyaret 2011’den bu yana bir ilk olma özelliği taşıyor.
6 Şubat 2023’te meydana gelen depremlerin ardından birçok Arap ülkesi Şam hükümeti ile bağlantı kurarak insani yardım gönderdi. Ardından Esad Umman’ı ziyaret etti. Fakat Şam hükümetinin bu gelişmeler doğrultusunda Arap Birliği’ne dönüş yaptığı henüz söylenemez.
EKONOMİK VE SİYASİ KRİZ DERİNLEŞİYOR
Şam hükümetinin Suriye bölgelerine egemenliğini dayatması ve dış ülkelerle ilişkilerini geliştirmeye çalışmasına rağmen halkın siyasi ve ekonomik krizle mücadelesi sürüyor. Ekim 2022’den bu yana Suriye lirası değer kaybederek dolar karşısında eridi.
Öte yandan ekmek, yakıt, gıda, ilaç ve diğer temel yaşam ihtiyaçlarının fiyatları cep yakmaya devam ediyor. Bu bağlamda Şam hükümeti bölgelerinde siyasi ve ekonomik krizinin yanında güvenlik sorununun da devam ettiğini söyleyebiliriz.
(ff)
ANHA