Suriye’deki çatışmaların üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen siyasi, askeri, ekonomik ve yaşamsal kriz ülkede devam ediyor ve kalıcı bir çözüm hala bulunmadı.
Suriye’de çatışmaların uzamasına birçok iç ve dış faktör neden oldu. Bu faktörler arasında mevcut hükümetin baskıcı yöntemleri ve dışlayıcı zihniyeti ile “Suriyeli muhalif” grupların işgalci Türk devletinin emrinde hareket etmesi ve aynı zamanda kendi aralarında savaşan gruplara dönüşmesidir.
Şam hükümetinin kontrolündeki bölgelerin çoğunda ya da sözde ‘Uzlaşma’nın yapıldığı bölgelerde sorunların ve savaşın sürmesi, başta Süveyda ve Dera olmak üzere birçok bölgede Şam iktidarı tarafından zorla dayatılan çözümlerin başarısızlığını gösteriyor. “Suriyeli muhalif” gruplar arasındaki savaş ve Şam hükümeti ile işgalci Türk devletinin yakınlaşması “muhaliflerin” yenilgisini gösteriyor.
Ancak Suriye’de yaşanan çatışmalardaki bu gerilimler ve başarısızlıklara rağmen Kuzey ve Doğu Suriye’den bazı umut işaretleri geldi. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, kendisine yönelik hamlelere rağmen Suriyelilerin ve dünyanın dört bir yanından insanların akın ettiği bir alana dönüştü. Bu nedenle Suriye’deki iktidar savaşının her iki tarafı da bu yönetimi yıkmaya çalışıyor.
İki bölümden oluşan bu raporda, 2011'den bugüne Suriye'deki çatışmanın gelişim seyrini hatırlayacağız.
OLAYLARIN BAŞLAMASI
Suriyeliler, “Arap Baharı”nın başlamasıyla birlikte Tunus ve Mısır’daki olayları ve halk devrimlerinin gelişimini izlemeye başladı. Ardından 15 Mart 2011’de Dera’dan devrimlerine başladılar. Dera’da çocuklar, duvarlara Şam hükümetinin aleyhine yazılar yazmaya başladı. Güvenlik Güçleri buna karşı güç kullandı. Bununla birlikte 40 yılı aşkın süredir iktidarda olan hükümete karşı devrimin kıvılcımları da başlamış oldu. Ancak daha sonra bu devrim bir iç savaşa dönüştü. Bu savaş 13’üncü yılına girmesine rağmen halen devam ediyor.
Başlayan protesto gösterileri her geçen gün yaygınlaşarak büyüdü. Humus ve Şam’ın kırsal bölgelerinde kitlesel protesto gösterileri düzenlendi ve Şam hükümeti güçleri göstericilere karşı şiddet kullandı. Şiddet kullanılması sonucu birçok yurttaş katledildi. Şam hükümet güçleri Humus’a girerek çok sayıda kişiyi katletmesinin ardından Suriye’deki hareket kanlı bir aşamaya girdi.
ŞİDDET ARTTI, ŞAM ASKERİ ÇÖZÜMÜ ESAS ALDI ANCAK…
Arap Birliği, 2012 tarihinde çatışmalara müdahale etti ve çözüm için bir girişimde bulundu. İnisiyatifin çözüm önerisine göre; ulusal bir hükümet kurulacak, Beşar Esad bu yeni hükümetin işbirliğiyle tüm haklarını yardımcısına devredecek. Ancak Şam hükümeti bunu reddetti ve şiddet olayları daha da arttı.
Şam hükümeti, aynı yılın Mart ayında askeri güçlerini Şam’a göndererek Baba Emro Mahallesi’ne saldırdı. Yaklaşık 26 gün süren şiddetli bir savaşın ardından mahalleyi hakimiyeti altın aldı. “Özgür Suriye Ordusu” Komutanı Riyad Eseed, mahalledeki yıkım ve kayıpların ardından askerlerinin “taktiksel olarak” mahalleden çekildiğini duyurdu. Temmuz ayında Suriye’deki çatışmalarda bir değişiklik daha oldu. Şam hükümet televizyonu, Şam’ın Rewda Mahallesi’ndeki Suriye Ulusal Güvenlik binasında meydana gelen patlamada, Savunma Bakanı Dawûd Raciha, Yardımcısı Asif Şewket ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hesen Tirkmanî’nin öldürüldüğünü duyurdu.
ÇETELERİN TÜRKİYE SINIRINDAN GELİŞİ ARTTI
Siyasi çözümlerin bulunmaması ve taraflar arasındaki savaşın şiddetlenmesi ile birlikte silahlı gruplara başta Türk devleti olmak üzere dış güçlerin desteği arttı. Ayrıca farklı ülkelerden gelip Türk devletinin sınırlarından Suriye topraklarına giren yabancı çetelerin sayısında da artış yaşandı.
Aynı yılın Mayıs ayında, Şam hükümeti güçleri ve Hizbullah üyeleri, 18 gün süren yoğun çatışmaların ardından Humus’un kırsal bölgesindeki stratejik El Qisêr şehrini kontrol etti.
Ağustos ayı, çatışmaların en sancılı olduğu aylardan biriydi. Uluslararası gözlemci heyetin Şam’a ulaşmasından 3 gün sonra, Şam’ın Xûta Şerqiyê bölgesinde yaşayan yüzlerce yurttaş zehirli gazlarla düzenlenen saldırılar sonucu yaşamını yitirdi.
Silahlı gruplar, Şam hükümetine bağlı güçlere karşı ilerlemesine ve birçok şehre hakim olmasına rağmen, Şam hükümeti strateji ve planlarını değiştirdi ve yıkıcı bir savaştan uzak durmaya çalıştı. Bununla birlikte Şam, “Suriye El Mûfide” olarak adlandırılan önemli stratejik şehirlere önem verdi. İran'ın desteği ve Hizbullah'ın da aralarında bulunduğu Şii grupların Lübnan'a gönderilmesi, ayrıca Cebhet El Nusra ve DAİŞ gibi çete gruplarının artması nedeniyle Suriye hareketi üzerindeki yükü ağırlaştırdı. Kartlar karıştı ve durum daha da kaotik bir hal aldı.
Türk devleti, dünyanın dört bir yanından gelen çete üyelerinin Suriye’ye geçişlerini kolaylaştırdı ve havaalanlarını açtı. Ayrıca sınırlarını Suriye’deki çete gruplarına silahların ulaştırılması için bir geçit haline getirdi. Türk devleti, çete gruplarına her türlü maddi, manevi ve sağlık desteğini sağladı. İran ayrıca Şiileri topladı ve onları Şam hükümetinin güçlerinin yanında savaşmaları için Suriye'ye gönderdi.
DAİŞ SAHNEYE ÇIKIYOR
Dünyanın her yerinden gelen yabancı savaşçı sayısının artması ve silahlanma yöntemi olarak milliyetçilik ve mezhepçiliğin kullanılmasıyla DAİŞ çeteleri, 2014 yazında Suriye ve Irak’ta geniş alanları işgal etti. DAİŞ, Haziran ayı başında Irak’ın Musul vilayetini ve aynı ayda Suriye’nin Reqa kentini de işgal etti ve hilafetin başkenti olarak (29 Haziran) ilan etti.
DAİŞ, Dêrazor vilayetinin büyük bölümünü işgal etti, ayrıca Halep, İdlib, Hama, Şam kırsalı ve Suriye’nin diğer bazı bölgelerinde varlığını güçlendirerek Suriye topraklarının yarısını işgal etti.
ŞAM GÜÇLERİ YENİLDİ, RUSYA MÜDAHALE ETTİ
Şam hükümetine bağlı güçler, 2014 yılında büyük bir yenilgi yaşadı, başta Cebhet El Nusra olmak üzere silahlı gruplar, Halep, İdlib, Hama, Dera, Humus, Qûneytîra’yı işgal etti ve Şam hükümet güçleri sadece ana şehirlerde kaldı.
Bu nedenle ve İran’ın desteğine rağmen silahlı gruplar, Şam’ın ortalarına ulaşarak Cumhuriyet Köşkü’ne yaklaştı. Bundan sonra Rusya’nın müdahalesi başladı, Rusya, Ağustos 2015'te Şam ile bir anlaşma imzaladı. Anlaşmaya göre Rus askeri güçleri Himêmîm Havaalanı’nı dilediği zaman ücretsiz ve süresiz olarak kullanabilecekti. Eylül 2015'ten bu yana Rusya, Suriye'deki askeri varlığını güçlendirdi.
KUZEY VE DOĞU SURİYE HALKLARI ÖRGÜTLENDİ
Şam hükümet güçlerinin yenilgiye uğraması, Suriye bölgelerinden çekilmesi ve bölge halkını DAİŞ ile Cebhet El Nusra gibi örgütlerle baş başa bırakmasıyla eş zamanlı olarak, Halk Savunma Birlikleri (YPG) ve Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) Ocak 2014’te Rojava’da ilan edilen Özerk Yönetim’in (Efrîn, Cizre ve Kobanê) üç kantonunu koruma sorumluluğunu üstlendi.
Özerk Yönetim, demokratik ulus ve halkların kardeşliği projesini uyguladı. Yönetim, bölgenin tüm bileşenlerini bir araya getirdi, iç barışı sağladı, Suriye’nin hizmet kurumlarını korudu ve bu kurumları sivil kurumlar vasıtasıyla toplumsal ekonomiye göre şekillendirdi. Yurttaşların temel ihtiyaçlarını da karşılayarak Eş Başkanlık sistemiyle kadınların rolünü güçlendirdi.
Yönetim her zaman kurum ve kuruluşlarını geliştirmeye çalışmaktadır. Bölgenin toplumsal sözleşmesi gelişen sürece göre yeniden tesis ediliyor. Ancak Özerk Yönetim, bu deneyimin başarısına karşı olan “KDP, Şam hükümeti ve işgalci Türk devletinin” ambargosu nedeniyle engellerle karşılaşmaktadır.
ABD GÜÇLERİ RESMİ ŞEKİLDE SURİYE DE BULUNUYOR
ABD, Suriye’deki çatışmanın başlangıcından bu yana Suriyeli silahlı grupları aradı ve bazı silahlı grupları seçti. 4 Mart’ta 51. Tugay’dan 50 kişiden oluşan silahlı bir grup, Ezaz’daki Bab Selamê Kapısı’ndan Suriye’ye girdi. Bu silahlı kişiler, ABD’nin “Suriyeli muhalif” grupları eğitme planının bir parçası olarak eğitildi. Bu grubun üyeleri birkaç gün sonra öldürüldü, bir kısmı kaçtı, bir kısmı da silahlarını DAİŞ’e teslim etti.
Ancak YPG/YPJ savaşçılarının DAİŞ’e karşı yürüttüğü savaşta gösterdiği kahramanlık ABD yönetiminin dikkatini çekti. DAİŞ’e karşı mücadele için 2014’te Uluslararası Koalisyon'un kurulmasının ardından Koalisyon Güçleri, özellikle Eylül 2014 Kobanê savaşında YPG/YPJ savaşçılarına hava desteği vermek zorunda kaldı. Bu destek, Demokratik Suriye Güçleri'nin (QSD) kurulmasından sonra ve bugüne kadar devam ediyor.
QSD, Kuzey ve Doğu Suriye halkını DAİŞ çetelerinden kurtardı. Özgürleştirilen en önemli bölgelerin başında Minbic, Reqa ve Dêrazor geliyor. Buraların kurtarılmasıyla DAİŞ halifeliğinin yenilgisi ilan edildi.
(df)
ANHA