Tarih kayıtları Êzidîlere yönelik soykırım saldırılarının İslam halifesi Ömer Bin El Hattab (634-644) dönemine kadar uzandığını söylerken, Êzidîlere ise ilk saldırının 640’ta Kasım Bin Abbas El Yemeni ve Abdullah Ömer tarafından gerçekleştirildiğini söyler.
Emevilerin hükümden düşmesi sonrası ise, Êzidîler bu kez Abbasilerin saldırılarına uğrar. Êzidî kaynaklara göre 640-979 tarihleri arasında soykırım amaçlı 12 saldırı ve askeri harekat düzenlenir.
Bu dönemin ardından Êzidîler, 1029’da Türk boylarından olan Oğuzlar’ın saldırısına uğrar. Abbasi devletinin zayıflaması sonrası kurulan Selçuklu devleti de İslam adı altında bölgede hüküm sürer ve çok sayıda katliam gerçekleştirir.
1075’te ise Kutalmışoğlu Süleyman Şah kendini sultan ilan eder ve Êzidîlerin “Selcûqiyên Romî” olarak adlandırdığı Selçuklu İmparatorluğu’nu kurar. Êzidîler bugün de, saldırı ve katliamlarına maruz kaldıkları Selçukluyu, kötülüğü simgeleyen “Romî” kelimesiyle anıyor.
Tatarlar tarafından ise Êzidîler 1259’dan başlamak üzere, 1368, 1394 ve 1400 yıllarında soykırım saldırılarına maruz kalır.
Êzidî araştırmacı Xidir Domelî bu tarihi şöyle yorumluyor: “Bu ülkenin tarihi Êzidîlere karşı hiç merhametli olmadı. Bu dini inanç, birçok felaketle karşı karşıya kaldı. Bölgeye gelen bütün güçler de Êzidîler üzerindeki hesaplarıyla büyüdü ve güç oldu.”
OSMANLI FETVALARIYLA ÊZİDÎ KATLİAMLARI HELAL EDİLDİ
Êzidîlerin katledilmesini ve mallarının talan edilmesini helal gören fetvalar nedeniyle bu inanç topluluğu çok sayıda katliama maruz kalır. Bu fetvaların başlıcaları; Ahmet Bin Henbel’in 9’uncu yüzyıldaki fetvası ile Ebu El Leys El Semerkandi, Ebu Siud El İmadi ve Abdullah El Rebtki’nin fetvalarıdır.
Ancak bu fetvalar içinde Êzidîlerin en çok katliama maruz kaldığı, Ebu Siud El İmadi’nin fetvasıdır ve bu kişi de Êzidîler tarafından “Romî” olarak adlandırılır. İstanbul’un bir köyünde dünyaya gelen bu kişi Kanunî Sultan Süleyman döneminde Osmanlı devletinde fetvalar çıkarır.
Êzidî kaynaklar bu kişinin Êzidîlerin katledilmesi, Êzidî çocuklara ve kadınlara tecavüz edilmesini helal etmiş ve Êzidîleri ‘Gavurların en gavuru’ olarak ilan etmiştir.
OSMANLI DÖNEMİNDE 101 KATLİAM
Araştırmacı Davud Murat Xetarî’ye göre, 1560’da İmadi’nin fetvasından itibaren Osmanlı’nın yıkılışına 5 yıl kala, 1918’e kadar süren dönemde Êzidîler, 101 katliama maruz kalır. Bu katliamların bazıları Osmanlı ordusu tarafından bizzat yapılırken geri kalan kısmı da çıkarılan ferman ve fetvalarla gerçekleşir.
Êzidîlere yönelik katliamlara ilişkin Osmanlıca, Rusça, Fransızca, Farsça, İngilizce, Arapça, Süryanice ve Kürtçeyle yazılmış çok sayıda belge bulunduğunu belirten Xetarî, “Birinci Dünya Savaşı’na kadar kaydedilen belgelerde Êzidîlerin 161 fermana uğradığı görülüyor. Bununla beraber 37 tehcir ve mir, aşiret liderini öldürme olayı var. Belgelere göre Êzidîlerin katledilmesi için 15 fetva çıkarılmış” diyor.
Osmanlı dönemindeki katliam saldırıları ise şöyle: Osmanlının Bağdat valisi tarafından yönetilen Hasan Paşa katliamı (1715), Ahmet Paşa katliamı (1733) ve Süleyman Paşa katliamı (1752).
Nadir Şah Farisî tarafından yönetilen 1732-1743 katliamları. Bu katliamların ardından Musul’un Celîliler Mirliği katliamı, Şeyhler Mirliği katliamı, Şengal Dağı’na yönelik gerçekleştirilen saldırılar.
Osmanlı paşalarının katliamları ise şöyle: Ali Paşa katliamı (1802), Süleyman Paşa El Seğir (1809), Yenice Bayraktar Katliamı (1835), Reşit Paşa katliamı (1836), Hafız Paşa katliamı (1837), Mehmet Şerif Paşa katliamı (1845-1884), Mehmet Giritlioğlu Paşa katliamı (1845-1846), Tayyar Paşa katliamı (1846-1847), Eyüp Bey katliamı (1891), Ömer Faruk Vehbi Paşa (1892) ve Bekir Paşa katliamı (1894).
20’nci yüzyılın başlarında ise, 1915’te İttihat ve Terakki yapılanması tarafından Ermeni, Süryani ve Asurilere yönelik gerçekleştirilen katliam ve sürgüne Êzidîler de maruz kalır. Osmanlı döneminde yapılan en son katliam ise 1918’deki İbrahim Paşa katliamıdır.
Êzidîlerin kullandığı “ferman” kelimesi, kendilerine yönelik toplu katliamları belirtmek için kullanılan bir kavramdır. Türkçede buyruk anlamına gelen “ferman” kelimesi, Osmanlı sultanlarının Êzidîleri katletmek için çıkardığı fermanlara işaret etmektedir.
İNGİLTERE VE IRAK TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLEN KATLİAMLAR
20’nci yüzyılın başlarında Êzidîlere yönelik katliam saldırıları devam etti. Murat Xetarî’nin ulaştığı belgelere göre Irak’taki İngiliz güçleri, 1925’te Êzidîlere karşı katliam harekatı gerçekleştirildiğini gösteriyor.
Êzidîlere ait yazılı belgeler olmadığı için bu katliamda kaç Êzidî’nin katledildiğine dair net bir bilgi bulunmuyor.
Peşi sıra 1935’te de Hüseyin Fevzi Paşa’nın birliği Şengal’e yönelik bir hareket düzenler. Nedeni ise Şengal halkının Irak’ın kuzeyi ve Fırat Nehri’ne yakın bölgelerde Irak askerliğini kabul etmeyip ayaklanmasıdır. Ancak bu ayaklanma vahşi ve kanlı bir şeklide bastırılır.
Hüseyin Fevzi Paşa bu katliamın ardından askeri görevinde terfi ettirilir. Musul bölgesinin yöneticisi olur ve Şengal’e yönelik saldırı fermanını verir.
Öte yandan Iraklı kaynaklara göre ordu komutanlarından Bekir Sıtkı da 200’den fazla Êzidîyi katleder ve bölgede askerî kanunları zorunlu kılar.
Tarihin ilerleyen sürecinde ise, Êzîdîler, Barzanilerin rol oynadığı bir katliama maruz kalır. 6 Mart 1975’te Irak ve İran arasında imzalanan ‘Cezayir Anlaşması’na göre İran Şahı Muhammet Rıza Pehlevi, Mele Mustafa Barzani hareketini kendi kontrolünde yönlendirmeye devam eder. Ardından Başurê Kürdistan’daki Kürt bölgelerine dönük katliam operasyonları başlar. Bu katliamlara Êzidîler de maruz kalır ve Şengal’deki 150 köy yakılırken, Êzidîler bir kez daha sürgüne maruz kalır.
21’İNCİ YÜZYIL VE ÊZİDÎLER
2003’te ABD’nin Irak’a müdahalesiyle beraber Irak’taki Şii ve Êzidî bölgeleri başta olmak üzere birçok yerde bombalı saldırılar gerçekleşti. ABD ve Iraklı güvenlik güçlerinin ülkedeki cihatçıların üslerine çok sayıda operasyon düzenlemesine rağmen bu cihatçılar İslam devletini ilan etti ve güvenlik kontrolden çıktı. ABD’nin Irak müdahalesinden itibaren ülkede sürekli patlamalar ve saldırılar meydana geldi. Birçok Êzidî de bu patlamalarda katledildi.
14 Ağustos 2007’de Şengal’in Tıl Izêr ve Siba Şex Xıdır bölgesinde 3 adet bomba yüklü yakıt tankeri ile saldırı gerçekleştirildi. Saldırı sonucu yüzlerce kişi Êzîdî Kürdü katledildi.
Irak Kızılayı’na göre saldırıda 796 kişi öldürülürken, 562 kişi de yaralandı. Bu saldırı o dönem Irak’ta ABD güçlerinin ülkeye girmesinden itibaren gerçekleşen en kanlı saldırı olarak tarihe geçerken, 11 Eylül saldırılarından sonra en fazla can kaybının yaşandığı dünyanın en büyük ikinci saldırısı olarak anıldı.
Söz konusu saldırı öncesi Irak’ın Sünni bölgelerinde, özellikle Musul ve Başurê Kürdistan kentlerinde Êzidîleri “gavur” ve “İslam düşmanı” olarak gösteren ve katliam için çağrı yapan bildiriler dağıtılmıştı.
DAİŞ VE ŞENGAL KATLİAMI
DAİŞ çeteleri ortaya çıktıkları ilk andan itibaren kendilerini tüm dünyaya gerçekleştirdikleri vahşetle tanıttı. Saldırılarında bombalı saldırı yöntemini kullanan DAİŞ, kısa sürede yaydığı korku ile bölgesel ve küresel güçlerin Suriye ve Irak’taki çıkarlarını gerçekleştirmek üzere kullanıldı.
Özgür Gündem Gazetesi’nin kendi kaynaklarına dayandırdığı özel haberine göre, DAİŞ’in saldırı planlaması, 1 Haziran 2014’te Ürdün’ün başkenti Amman’da düzenlenen ve ABD, İsrail, Suudi Arabistan, Türkiye ve KDP temsilcilerinin hazır bulunduğu bir gizli toplantı gerçekleştirildi. Amaç ise, Suriye ve Irak’a müdahale için zemin oluşturmaktı.
2007’de Tıl Izêr ve Siba Şex Xıdır’da gerçekleşen saldırıdan 7 yıl sonra, 3 Ağustos 2014’te DAİŞ, Şengal’e saldırdı. Saldırı öncesi KDP’li yöneticiler ile Türk devlet yetkilileri arasında toplantı gerçekleşti ve bu toplantı doğrultusunda KDP güçleri çekilerek Êzidîler, DAİŞ katliamıyla yüz yüze bırakıldı.
Resmi olmayan verilere göre DAİŞ çeteleri bu katliamda 3 binden fazla Êzidî’yi katletti, 5 binden fazlasını kaçırdı. Bin 500 Êzidî kadın şiddete maruz kaldı ve binden fazla genç kadın Suriye ve Irak’taki köle pazarlarında satıldı. 350 binden fazla Êzidî de topraklarını terk etmek zorunda kaldı.
Birleşmiş Milletler (BM), DAİŞ’in Şengal’deki Êzidîlere karşı saldırısını “Savaş Suçu ve İnsanlığa Karşı İşlenmiş Suç” olarak değerlendirdi ve Êzidîlere yönelik soykırım girişimi olarak nitelendirdi.
(cj)
ANHA